MATUNDA, KENYA – Afrika Kıtasındaki ilk yerel Bahai Mabedi, Kenya Matunda Soy’daki ışıltılı yapı, Pazar sabahı yapılan açılış töreniyle hizmete girdi.
Yerel bir koro tarafından seslendirilen “Ey Rabbim! Namazımı, yaşam kevseri kıl.” sözleri, açılış törenine katılan insanların ruhlarının derinliklerinde
yankılandı ve Kenya ve civarında ruhani yolculuklarındaki çok önemli bir adımı kutlayan binlerce insanın duygularını yansıttı.
Bahai Yazılarında “Tanrı Övgüsünün doğduğu yer anlamına gelen” Maşrik-ul Ezkar olarak belirtilen Mabetler, eşsiz bir gerçekliğe sahiptir. Toplumun merkezinde yer alırlar, tüm insanlara açıktırlar ve dua ve tefekkürün topluma hizmet için ilham verdiği yerlerdir.
Pazar günkü açılış töreni, etkinliğe Yüce Adalet Evi adına katılan Afrika Kıtasal Müşavirler Heyeti üyesi Townshend Lihanda’nın konuşması ile başladı. Bay Lihanda, Yüce Adalet Evi’nin törende bulunan topluluğa hitaben yazdığı mektubu okudu. Mektupta, “Matunda Soy genelindeki ve ötesindeki dostların çabaları, dünyanın belirsizliğin ortasında kaldığı bir anda, coşku ve büyük sevinç sebebi olan bu umut ışığının yükselmesiyle sonuçlanmıştır” cümleleri yer almaktadır.
Yüce Adalet Evi, projenin zor şartlara rağmen sadece üç yılda tamamlanmasının “Kenya halkının canlılığının, becerikliliğinin ve kararlılığının
bir kanıtı” olduğunu belirtmiştir.
Katılımcılar arasında devlet yetkilileri, köy ve bölge şefleri, bölgenin ileri gelenleri, yerel ve milli Bahai kurumlarının temsilcileri, inşaat ekibinin mimarı ve diğer temsilcileri vardı.
Mabedin de içinde yer aldığı bölgenin şefi Mourice Mukopi; “Bahai Mabedinin en önemli özelliği, farklı dinlerden herkesin oraya gelip ibadet etmesine açık olmasıdır.” demiştir.
Bahai Dünya Haber Servisi görevlilerine konuşan bölge sakinleri, benzer şekilde duygularını dile getirmişlerdir. Andrew Juma, “Matunda Soy halkı
Mabedi birliğin bir sembolü olarak görmektedir.” demiştir.
Yerel toplumun bir başka üyesi olan Elder Khaemba, “Geçmişteki farklılıklar sona erdi, çünkü tüm inançlardan insanlar Mabede gelip duada birleşiyorlar.” demiştir.
Köyün büyüklerinden Justus Wafula, “Mabet, toplumun olumsuz güçlerinin bulunmadığı bir yerdir. Mabede gittiğimizde doğru yolda olduğumuzu biliriz. Yuvamızda olduğumuzu biliriz.” demiştir.
Mabedin mimarı Neda Samimi, Mabedin dış görünüşünün yarattığı ev huzuru hissinin, bölgenin geleneksel kulübelerini çağrıştırmakta olduğunu
açıklamaktadır. “Bir ibadet yeri, ruhun ait olduğu, hangi dinden olursanız olun rahat hissedebilmeniz gereken, Yaratıcınızla sohbet edip O’nunla
bağlanabildiğiniz yerdir.”
Bayan Samimi, Mabet inşaatının nasıl birleştirici bir rol oynadığını şöyle anlatmaktadır: “Projede yer alan herkes, bu yapının Tanrı Övgüsüne ve birliğin kurulmasına adandığına dair bir bilince sahipti. Tüm çalışmalarımız meşveretle (karşılıklı görüş alışverişi yapılarak) yürütüldü ve toplantılarımız çeşitli inançlardan dualarla başladı.”
İnşaat, son olarak iki önemli hareketin gerçekleştirilmesiyle bu ay tamamlandı. İsm-i Azam olarak bilinen kutsal Bahai sembolü kubbenin ortasına yerleştirildi. Ardından Cumartesi günü, Bahai Dünya Merkezindeki Kutsal Makamlardan getirilen toprağı içinde barındıran ve Mabetle Bahai İnancı’nın ruhani merkezi arasındaki derin bağlantıyı temsil eden küçük, dekoratif bir vazo, Mabedin içine yerleştirildi.
Matunda Mahalli Ruhani Mahfilinin bir üyesi olan John Madahani, bölgedeki Bahai toplum yaşamının 1970’lerde başladığından beri nasıl değişim geçirdiğini şu sözlerle açıklamaktadır: “Eskiden sadece birkaç Bahai dua etmek için evlerinde bir araya gelirdi. Şimdi ise 300’den fazla aile, hangi dinden olduklarını sormaksızın ağırladıkları komşularıyla düzenli olarak dua toplantısı yapıyor.”
Bu makalenin orijinaline ulaşmak için: https://news.bahai.org/story/1511/