Hangi ırk veya mezhepten olursa olsunlar, bütün milletler kendi ilhamlarını aynı semavi kaynaktan alıyorlar ve aynı Tanrı’nın kullarıdırlar.
– Bahai Yazıları
Tüm kutsal dinler gibi Bahai Dini de kâinatta var olan her şeyi yaratan Yaratıcı’nın tek, eşsiz ve benzersiz olduğu temel öğretisini savunur. O her şeye kadirdir, her şeyi bilir, herkesi sever ve herkese karşı şefkatlidir. Hiçbir fani aklın, Allah’ın gerçekliğini tamamen anlaması mümkün değildir. O’na dair algımız ne kadar geniş ve yaratıcı olursa olsun her zaman insan aklının sınırlarıyla kısıtlı kalacaktır.
Dinlerin Birliği
Bu, Allah’ın geçmişte ve gelecekte ebedi olan, değişmeyen Dini’dir.
– Bahai Yazıları
Çağlar boyunca insanlığın ruhani, entelektüel ve ahlaki kapasiteleri ilahi dinlerin Kurucuları tarafından beslenmiştir. Bu Kurucuların arasında Hz. İbrahim, Hz. Krişna, Hz. Zerdüşt, Hz. Musa, Hz. Buda, Hz. İsa, Hz. Muhammed ve daha yakın tarihte Hz. Bab ve Hz. Bahaullah bulunmaktadır. Tüm bu Tanrı Elçilerinin getirdiği dinler aynı İlahi Kaynaktan çıkmış olup özleri itibarıyla Allah’ın aslında bir tane olan dininin birbirini takip eden aşamalarıdır ve çağın kapasite ve ihtiyaçlarına uygundur. Allah’ın tek olması gibi Allah’ın dini de tektir.
İnsanlığın Birliği
Birlik çadırı kuruldu; birbirinize yabancı gözüyle bakmayınız. Hepiniz bir ağacın meyveleri ve bir dalın yapraklarısınız. Bir elin parmakları ve bir vücudun uzuvları gibi olun.
– Bahai Yazıları
Bahai Dini’nin merkezinde insanlığın birliği ilkesi yatar. Buna göre hangi millet, ırk ya da cinsiyetten olursa olsun her birey, harikulade çeşitliliğe sahip insan ailesinin birer üyesidir ve durmadan ilerleyen bir medeniyetin maddi ve ruhani bakımdan gelişimine katkıda bulunma kapasitesine sahiptir.
Bahai Dini’nin Doğuşu
Bahai Dini, 19. yüzyılın ortalarında İran’da doğmuştur. İki yüz yıldan kısa bir süre içerisinde dünyanın her yerinde inananları olan evrensel bir inanç haline gelmiştir. İnananları dünyanın neredeyse tüm milliyetlerini, kültürel, etnik ve dini geçmişlerini temsil etmektedir.
İkiz Mazharları
Bahai Dini’nin Tanrı Mazharı, ismi “Allah’ın Nuru” anlamına gelen Hz. Bahaullah’tır. (1817-1892) Bahailer Hz. Bahaullah’ı dünyanın büyük dinlerinin birbirini takip eden İlahi Elçilerinin bu çağ için gelmiş olanı olarak kabul ederler. Bahailere göre O, tüm geçmiş dinlerin Vaat Ettiği Kimse’dir. Kutsal yazılarında Hz. Bahaullah, insan yaşamının hem ruhani hem de maddi boyutlarını ele alan küresel bir medeniyetin kurulmasının çerçevesini ortaya koyar. Merkezinde insanlığın birliği olan öğretileri, adalet, barış ve refah ile şekillenmiş bir dünya vizyonu sunar. Hz. Bahaullah’ın gelişi, isminin anlamı “Kapı” olan Hz. Bab (1819-1850) tarafından müjdelenmişti. Hz. Bab, ilahi görevini 1844’te ilan edip Bahai Devri’ni başlatmıştır. Bahailere göre bu Devir, insanlık tarihinin ve toplumsal evrimin yeni bir aşamasıdır.
Bireysel ve Toplumsal Dönüşüm
Dünyanın her yerinde bulunan ve uluslararası Bahai toplumunu oluşturan Bahailer, muhtemelen yeryüzünde en büyük çeşitliliğe sahip insan topluluğunu temsil eder. Hz. Bahaullah’a olan inançlarında birleşmiş ve O’nun öğretilerinden ilham almış Bahailer, çift yönlü yaşam amaçlarını hayata geçirmeye çaba gösterir; yani bir yandan kendi bireysel gelişimlerini üstlenirken aynı zamanda durmadan ilerleyen bir medeniyetin gelişimine katkıda bulunma sorumluluklarını yerine getirmek.
Bahai Dini’nin Kutsal Yazıları
Allah’ın vahyettiği, Hz. Bab ve Hz. Bahaullah’ın sözleri, Bahai Dini’nin kutsal yazılarını oluşturur. Tanrı’nın yaratıcı Sözü olan bu kutsal yazıların kalplerin en gizli derinliklerini etkileme ve hem bireyi hem de etrafındaki dünyayı dönüşüme uğratma gücü vardır. Bahai yazıları çağın ihtiyaçlarına hitap eder ve hem kendilerinin hem de toplumlarının ıslahı için çalışan bireylere ilham verir. Hz. Bahaullah, Kendisine inananlara her gün kutsal yazıları okumalarını emretmiştir: “Sözlerimin okyanusuna dalın ki, onun sırlarını çözesiniz ve derinliklerinde yatan hikmet incilerini keşfedesiniz.”
Bahai Dini’nin İbadet Şekli
Bahailer hem özel yaşamlarında hem de başkalarının eşliğinde okunan günlük duanın, olumlu kişisel ve toplumsal değişime ilham veren zaruri ruhani bir gıda olduğuna inanır. Ayrıca insanlığa hizmet ruhuyla yapılan işi ibadetin en üst şekli olarak kabul eder. Bahai bireyler günlük olarak namaz kılar ve her sene 19 gün boyunca oruç tutar. Bahai Dini’nde ruhban sınıfı olmadığı gibi evlilik ve cenaze haricinde yaşamın çeşitli evreleriyle bağlantılı dinsel törenler de bulunmamaktadır.
Bahai Dini’nin Kurumsal Yapısı
Bahai toplumunun işleri, Hz. Bahaullah tarafından oluşturulan kurumlar tarafından idare edilmektedir. Toplumun İdari Düzeni yerel, milli ve uluslararası seviyelerdeki seçilmiş ve atanmış kurumlardan oluşmaktadır. Aday göstermeksizin ve propagandasız ve gizli oyla gerçekleştirilen tarafsız seçimle birlikte meşveret yoluyla yapılan kolektif karar alma süreci, Bahai yönetiminin en ayırt edici özellikleri arasında yer almaktadır. Bu prensipler adil ve birleşmiş küresel bir yönetim modeli sunmaktadır.