Bahai Uluslararası Toplumu Brüksel Ofisi, tarım politikalarının göçün sebeplerini ele almada bir anahtar rol oynadığına vurgu yapmakta

BRÜSEL, Belçika – Göçmenlerin ve sığınmacıların gelişini idare etmek için, ülkeler genellikle acil sorunlarla ilgilenmek amacıyla sınır kontrolü ve göçmen kotaları gibi önlemler alırlar. Ancak son yıllarda, göçün altında yatan nedenleri hesaba katan uzun vadeli bir görüşe duyulan ihtiyaç giderek artan bir şekilde kabul görmektedir.

Bahai Uluslararası Toplumu (BIC) Brüksel Ofisi’nin, göçe sebep olan itici güçlere odaklanma konusunda katkısı olmakta ve bu konuda düşünmeyi teşvik etmektedir. Ofis, Avrupa Komisyonu Ortak Araştırma Merkezi de dahil olmak üzere politika yapıcılar ve sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte bu itici güçlerin bazılarını keşfetmek amacıyla diskur alanları yaratmaktadır.

Brüksel Ofisi’nden Rachel Bayani, belirli ruhani kavramların bu tartışmalarla olan ilişkisinden bahsederken, “Bahai prensiplerinden insanlığın birliği ilkesinin, belli bir yerdeki insanların kararlarının ve eylemlerinin yalnızca kendi çevreleri üzerinde değil, insanlığın tümü üzerinde nasıl etki edeceğini değerlendirmeleri konusunda oldukça derin imaları bulunmaktadır” ifadesini kullanmış ve devamında, “göç ve yerinden edilmeye yönelik politikalara karşı çaba içerisinde olan yeni yaklaşımlar bu ilkeyi dikkate almalıdır, çünkü Avrupa’nın refahı dünyanın geri kalanından ayrı bir şekilde arttırılamaz” şeklinde vurgu yapmıştır.

Ofisin dikkat çektiği itici güçlerden biri, Afrika’daki tarım politikaları ile göç nedenleri arasındaki bağlantıdır. Bu konuyla ilgili en son toplantıda, Bahai Uluslararası Toplumu (BIC) Brüksel Ofisi ve Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü geçen hafta, Afrika ve Avrupa’dan 80’den fazla politika yapıcıyı ve diğer sosyal aktörleri bir araya getiren bir çevrimiçi toplantıya ev sahipliği yaptılar.

Bayan Bayani, “Son yıllarda, insanları kendi ülkelerinden ayrılmaya zorlayan faktörlere daha fazla dikkat edilmesi gerektiği kabul edildi.” diyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor: “Tarım, ticaret, yatırım ve çevre dahil olmak üzere farklı politika alanlarının göçe sebep olan itici güçleri nasıl etkilediğini incelemek istiyoruz.”

“Politikaların olumlu ve olumsuz sonuçlarının izini sürmek zordur, ancak bu, tüm insanlığın refahı göz önünde bulundurularak uzun vadeli stratejiler geliştirmek için bunu yapma çabalarını engellememelidir.”

Toplantıya katılanlar, göçmenlerin genellikle kırsal alanlardan şehirlere ve oradan diğer ülke ve kıtalara kadar izledikleri bir yol olduğunu ortaya koydular. Toplantıdaki tartışmalar, ekonomik ve çevresel krizlerin, çiftçilerin arazi kaybının ve insanları Afrika’da kırsal alanları terk etmeye iten diğer faktörlerin tüm kıtada ve ötesinde nasıl bir dalga etkisine sahip olduğuna ışık tutuyor.

Afrika Birliği Komisyonu Göç Program Koordinatörü Geoffrey Wafula Kundu şöyle söylüyor: “Göçün başladığı yer kırsal alandır. İnsanlar kırsal alanlarda mutsuzsa, şehirlere ve ardından yurt dışına itiliyorlar.”

Avrupa Genç Çiftçiler Konseyi Başkanı Jannes Maes, çiftçilikle ilgili olumlu kültürel tutumların, bilhassa da kırsaldaki gençler arasında, dünyanın herhangi bir yerindeki kırsal toplulukların güçlendirilmesinde önemli bir unsur olduğunu belirtirken, “Düşünce yapımızın çiftçiliğe doğru değişmesi, engellerin kaldırılmasını gerektirecek. Hem Avrupa’daki hem de Afrikalı meslektaşlarımızdan duyduklarımıza göre aynı zamanda da Afrika’daki en önemli engeller, üzerine inşa edilecek “yurt içinde sağlanan sermaye” olmasa bile toprağa, tedarik zincirlerine ve yatırıma erişimdir. Tüm toplumlarımız tarafından bunların üstesinden gelinmesi gerekiyor.” şeklinde bir ifade kullanmıştır.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nden Jocelyn Brown-Hall, “…tarımın çözümün bir parçası olduğundan ve konu göç olduğunda göz ardı edilmediğinden emin olmak istiyoruz.” diyor.

Avrupa Komisyonu Uluslararası İşbirliği ve Kalkınma Genel Müdürlüğünden Leonard Mizzi ise, koronavirüs krizinden sürdürülebilir bir ekonomik iyileşme sağlamak için şu anda alınan önlemlerin daha dayanıklı tarım sistemleri oluşturma fırsatı sunduğunu gözlemlediğini belirterek, şunları dile getiriyor: “COVID, ticaret gibi sistemlerdeki kırılganlıkları ortaya çıkardı. Gelecekteki şoklara karşı ne tür gıda sistemleri daha dayanıklı olacak? … Eğer bunlarla gerçek anlamda başa çıkabilecek bir sistem yaklaşımımız yoksa kurtulamayız. Yukarıdan aşağıya çözümler işe yaramayacaktır. Çiftçi ve insan hakları odaklı bir sürece ihtiyacımız var. “

Uganda’da Bahai ilhamlı bir kuruluş olan Kimanya-Ngeyo Bilim ve Eğitim Vakfı’ndan Kalenga Masaidio, kırsal toplulukların tarım sistemleri hakkında bilgi üretmeye katılmalarına izin vermenin önemini vurgularken, “Esas mesele, bireyleri ve kırsal topluluk üyelerini, kendi sosyal, ekonomik ve entelektüel gelişimlerinin sorumluluğunu alabilmeleri için güçlendirmektir. Bu sorunların çözümlerinin her zaman dışarıdan geleceğini düşünmek yerine … kalkınma doğrudan kırsal topluluklardan başlamalı” şeklinde konuşmuştur.

Bayan Bayani, bu tartışmalar üzerine, “Pandemi, uluslararası düzendeki kusurları ve herhangi bir sorunu verimli bir şekilde çözmek için birliğin nasıl gerekli olduğunu çok belirgin bir şekilde açığa çıkardı. Çok açıktır ki tüm kıtadan politika yapıcıların ve sosyal aktörlerin birlik temel prensibinin yüksek farkındalığı ışığında birlikte düşünebildikleri bir alana sahip olması, uluslararası öneme sahip bir konuyu ele almak için önemli bir adımdır.”

Toplumsal gelişime katkıda bulunma çabaları, hem bilimden hem de dinden gelen içgörülerden yararlandığında, fırsatlar ve yaklaşımlar ortaya çıkmaktadır ki, aksi halde bunlar görülmeyecekti.

Bu makalenin orijinaline ulaşmak için: https://news.bahai.org/story/1442/

Daha işlevsel bir kullanım deneyimi ve akıllı seçenekler sunabilmek için web sitemizde çerezlerden yararlanmaktayız. Detaylar için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.