15 Haziran’da Fransa, Kore, Nijerya, Katar ve Birleşik Devletlerin Birleşmiş Milletler (BM) daimi elçilikleri ortaklaşa olarak New York’taki BM Genel Merkezi’nde “Adil, Barış içinde, Kapsayıcı ve Sürdürülebilir bir Dünya için Küresel Vatandaşlık Eğitimi” başlıklı bir seminer düzenlediler. Bahai Uluslararası Toplumu ve UNESCO, etkinliğin sponsorluğunu destekleyen yedi sivil toplum kuruluşunun (STK) ve BM örgütünün arasında yer aldı.
BM Web TV’de arşivlenen seminer, diplomatları, BM resmi görevlilerini ve sivil toplum aktörlerini küresel vatandaşlığı teşvik etmek üzerine bir diyalogda buluşturdu. Odak, daha barış içinde ve sürdürülebilir bir dünyanın inşasına katkı sağlayacak evrensel insan değerleri meydana çıkaran eğitim üzerineydi.
BM’de Bahai Uluslararası Toplumu’nun bir temsilcisi olan Daniel Perell, küresel vatandaşlık eğitimi modellerini keşfetme çalışmalarına odaklanan ve “Sahada Uygulama Esasına Dayanan Fırsatlar” başlıklı iki oturumdan ikincisine başkanlık etti.
Giriş niteliğindeki kısa yorumlarında Bay Perell, küresel vatandaşlığı insanlığın birliği prensibine bağlayıp Bahai kutsal yazılarından iyi bilinen bir bölümden alıntı yaparak bunun maddi olduğu kadar ruhani bir boyuta da sahip olduğunu açıkladı: “Dünya tek bir vatan ve insanlar onun vatandaşlarıdır.”
“Küresel vatandaşlık eğitimi, kavram seviyesinde geniş destek bulmaktadır,” diyerek “Meydan okumalar bunun uygulamada nasıl olacağı hakkında konuştuğumuzda karşımıza çıkmaktadır,” sözleriyle devam etti.
Seminerin, çeşitli kurumlardan ve çalışma alanlarından aktörler için içgörüleri ve deneyimleri karşılıklı paylaşma ve anlayış geliştirme yeri olduğunu açıkladı.
Kore Cumhuriyeti’nin BM elçisi Oh Joon seminerin giriş konuşmasını şöyle yaptı: “Küresel vatandaşlık eğitimi, yirmi birinci yüzyılda eğitimin rolüyle ilgili paradigma değişimi bağlamında şimdi çok daha geniş ölçüde tanınmaktadır.”
“Şiddet içeren aşırılık gibi küresel meydan okumaları ele alıp çözmek için gereken ciddi ihtiyaçlara karşılık, küresel vatandaşlık eğitimi adalet, insan hakları ve asaleti, cinsiyet eşitliği ve kültürel çeşitlilik gibi evrensel değerlerin ortak bir anlayışının önemini paylaşmaktadır.”
Elçi Oh ayrıca küresel vatandaşlık eğitimini sıkı bir şekilde sürdürülebilirlikle ilişkilendirdi ve “herkesin kalkınmasının önemli bir boyutu olarak BM’nin sürdürülebilir kalkınma hedefleri arasına dâhil edildiğini” açıkladı. Bu etkinlik, içinde sponsor ülkelerin diplomatlarının, sivil toplum temsilcilerinin ve eğitim uzmanlarının bulunduğu çeşitli panel katılımcılarına yer verdi. Konular arasında göze çarpan husus, eğitimin tek başına toplumda yapıcı katılıma ille de yol açmayacağı fikriydi. Panel katılımcıları arasında eğitimin, eğer ki yerelden uluslararası alana kadar toplumun iyileştirilmesine dair sorumluluk duygusuna yol açacaksa, insani değerleri içermesinin zorunlu olduğu ortak görüşü vardı.
Panel katılımcılarından biri olan Birleşmiş Milletler Akademik Güç Birimi Sekretaryasından Ramu Damodaran sivil toplumun Birleşmiş Milletler’e yeni fikirler getirmede oynamış olduğu önemli rol hakkında konuştu. Örneğin sürdürülebilir kalkınmanın bir öğesi olarak “dünya vatandaşlığı” kavramından ilk bahsedildiğinde, 1993’te BM Sürdürülebilir Kalkınma Komisyonu’nun ilk oturumuna Bahai Uluslararası Toplumu’ndan bir beyanname geldiğini belirtti.
“Küresel vatandaşlığı” geliştirmek dâhil olmak üzere “öğrenen herkesin, sürdürülebilir kalkınmayı ilerletmek için gerekli olan bilgi ve beceriyi edinme” çağrısında bulunan Önerilen Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne dâhil olduğu için küresel vatandaşlık eğitimi fikri son yıllarda artan bir öneme sahip oldu.
BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon 2012 yılında, küresel eğitim hedeflerine ulaşmak için yenilenmiş çabaları teşvik etmeyi amaçlayan Küresel Eğitim İlk Girişimi’ni başlatmıştı. Küresel vatandaşlığın teşvik edilmesi, programın odaklandığı üç öncelikli alandan birisidir.
Bu makaleyi online okumak, fotoğrafları görmek ve linke ulaşmak için: http://news.bahai.org/story/1058/