25 yıl önce küçük bir Bahai grubu tarafından başlatılmış ve ilhamını Emrin öğretilerinden almış bir kuruluş olan Unity Foundation (Birlik Vakfı), dünya genelindeki sosyal ve ekonomik gelişim organizasyonlarının gerekli fonlara erişmesine yardımcı olan birkaç Bahai ilhamlı kuruluştan biri olmuştur. Kuruluşun önündeki meydan okuma, yerel bir toplumun kendi gelişim yolunu yönetme sorumluluğunu üstlenmesini ve kapasitesini muhafaza ederken ve güçlendirirken fonların dünyanın bir yerinden bir diğer yerine akışının nasıl sağlanacağıdır.
Sosyal ve ekonomik gelişime yönelik Bahai çabaları, toplumların kendi maddi, ruhani ve zihinsel ilerleyişlerinin sadece alıcıları yahut salt katılımcıları değil; baş aktörleri olmaları gerektiği prensibi ile işlemektedir. Böylesi girişimlerin büyük çoğunluğu, bunları gerçekleştiren yerel toplumların kaynakları tarafından sürdürülmektedir. Bazı çabalar belli bir ölçekte ve karmaşıklıkta büyümeye devam etmekte ve en nihayetinde kanıtlanmış uygulamalarını genişletmelerini ve hatta daha da büyük bir etkiye sahip olmalarını sağlayacak, toplumun dışından finansal kaynaklar gerektirmektedir.
Birlik Vakfı gibi Bahai öğretilerinden ilham alan kuruluşlar, belirli bir büyüme ve karmaşıklık seviyesine ulaşmış kalkınma girişimlerinin desteklenmesinde maddi kaynakların toplanması hakkında öğrenme elde etmiştir. Bu durumlarda, böylesi organizasyonları yakından takip etmiş olan Bahai kurumları Vakıf ile irtibat sağlamaktadır.
Bu projeler başlıca iki kategoriye ayrılmaktadır: Toplum bazlı ilkokulların kurulması yoluyla çocuklar için eğitim sağlayanlar ve toplum esenliğinin destekleyicileri haline gelmeleri için kırsal alanlardaki gençlerin kapasitelerini geliştirenler.
Birlik Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Fernand Schaber yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Prensiplerimizle yönlendirilmiş olarak, dünyanın diğer yerlerindeki kalkınma projelerini başlatmıyor, yürütmüyor veya yönetmiyoruz. Biz kendimizi fon alan projelerin eşit ortağı olarak görüyoruz. Bizim rolümüz, onların vizyonunu Lüksemburg’daki bağışçı topluma sunmaktır.”
“Bizler ayrıca projeleri de seçmiyoruz. Onlar, belli bazı Bahai kurumları yoluyla bizlere önerilmektedir. Şunu öğrendik ki bu sistemde çalışmak, maddi kaynakların uygun kanallar vasıtasıyla temin edilmediği zaman yerel toplumlarda çıkabilecek birçok tuzaktan kaçınmamıza yardım etmektedir.”
Vakfın kalkınmaya ilişkin anlayışının merkezî bir öğesi, refah kavramına dair kavrayışıdır.
Yönetim Kurulu üyesi Angela Roldan ise konu ile ilgili şunları dile getirdi: “Maddi araçlar, altyapı ve teknoloji bakımından müreffeh olmanın ne anlama geldiğini anlıyoruz; fakat eşit derecede, hatta daha önemli olan şey, toplumların ailevi ve sosyal birlik, uyum, yüce fikirlilik, barış, cömertlik, adalet ve kadın ile erkek arasındaki eşitlik bakımından müreffeh olmalarıdır. Umut edilen şey, bütün toplumlardaki çocukların, servet birikiminin yalnızca kendilerine yararlı olmasının değil; fakat başkalarının da varlığına ve mutluluğuna bir kaynak olmasının gerektiğine dair yüksek bir farkındalıkla yetişmeleridir.”
“O halde bu bakış açısından yola çıkarak, dünyayı ‘gelişmiş’ ve ‘azgelişmiş’ gruplara bölme uygulamasına bağlı kalmıyoruz. Dünyadaki her ülkenin, gerçek refaha nasıl ulaşılacağını öğrenmede kat edeceği uzun bir yol vardır. Gereken şey, hepsi aynı zeminde olan her bir milletin ve insanların kendi paylarına düşen içgörüleri katabileceği ve kendi gelişim yolları boyunca bir baş aktör olarak görülebilecekleri küresel bir öğrenme sürecidir. Ve bu, dünyanın diğer yerlerindeki ortaklarımızla ilişkilerimizde yansıtmaya çalıştığımız prensiptir.”
Dünya çapındaki projeler için fonların ayarlanması bağlamında Vakıf, beraber çalıştığı projelerden küresel olarak elde edilen deneyimlerden yararlanarak Lüksemburg’daki kalkınma diskuruna nasıl katkıda bulunacağını öğrenmektedir.
Vakfın Toplumsal Diskur Ofisi çalışanı Yves Wiltgen, yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Bağışçılarla yaptığımız sohbetler sadece fon toplanmasıyla ilgili değildir. Daha geniş olarak bu sohbetler, kalkınma için merkezî olan kavramlar ve prensipler hakkında bilinç arttırmaktadır. Bireysel bağışçıların da dâhil olduğu değişik alanlarda, okullarda, medyada ve özel toplantılarda veya başka etkinliklerde bu fikirler etrafında bir diyaloğu destekleyip geliştiriyoruz.”
“İlginç bir şekilde insanlar, dünyanın başka yerlerinde elde edilen içgörülerin Lüksemburg’un kalkınmasına da uygulanabilir olduğunu görüyorlar. Örneğin toplumların daha yüce emeller etrafında nasıl birleşebildiği ve insanların toplumlarında başkalarına yardım için nasıl inisiyatif alabildiği hakkında bilgi edinilmektedir,” şeklinde devam etti Bay Wiltgen.
Birlik Vakfının çalışmaları, kuruluşa yön veren prensipleri memnuniyet ve takdirle izleyen Lüksemburg Hükümeti Dış İlişkiler Bakanlığı ile işbirliği halinde ilerleme kaydetmiştir. Vakıf ve Bakanlık birlikte, geçtiğimiz beş yıl boyunca Afrika, Latin Amerika ve Güneydoğu Asya’daki projelere 3 milyon Euro’dan fazla bir akışı yönettiler.
Birlik Vakfı, yirmi beşinci yıl dönümünü kutlamak için 19 Kasım’da resmi bir yemeğe ev sahipliği yaptı. Lüksemburg, Cercle Cité’deki etkinliğe yüz altmış kişi katıldı. Misafirler hem iş dünyası, medya ve hükümet kesimlerinden insanlardan hem de Vakfın çalışmalarını desteklemiş olan başka kişilerden oluşuyordu.
“Bu etkinlik, Birlik Vakfının yirmi beş yılının bir kutlamasından çok daha fazlasıydı,” diye belirtti Bay Wiltgen. “Tüm dünyayı tek bir aile olarak gördüğümüzde dünyanın bir bölümünde maddi varlığın ve başka yerlerde onun yokluğunun kabul edilemez oluşuna dair belli bir bilinç seviyesinin bir göstergesidir.”
Bu makalenin orijinaline ulaşmak için: http://news.bahai.org/story/1145/